BÖYLE DEĞİLDİ DİNAR

Yazılarımı okuyan bir Dinar’lı okuyucum Ülkenin Trakya bölgesinden bana seslenerek Dinar hakkında “ Eskiden Dinar bir güzeldi, şimdi o güzellikler neden yok” diye bana soruyor. Tabi ki o hayal ettiği elli veya atmış yıl evvelki Dinar’ı kastettiğini anlıyorum. Evet, o yıllar bir başka güzeldi Dinar ve bu kentte mutlu, yardım sever, fedakâr ve güler yüzlü insanlar yaşardı.
Bu insanların kendilerine göre bir yaşantıları ,tutarlı ahlak anlayışı ,bağımlı oldukları bir gelenek anane ve görenekleri vardı. Bu ahlak çizgisinin başlangıcında birbirlerine güzellik, hoşgörü , sevgi saygı,yardımlaşma , komşuluk,hak ve hukuk en önemlisi vicdan korkusu vardı. Fakir ,yardıma muhtaç yakın ve uzakta olan komşusuna kendi pişirdiği yemeğinin bir tabağını kimseler görmesin diye gece karanlığında kapısını yavaşça çalıp veren insanların yaşadığı bir kentti Dinar. Başını sokacak bir evi olmayan ev yapmaya başlayana maddi, manevi elinden geldiğince yardımda bulunan, fakir öksüz veya yetimlerin elinden tutarak iş ve aş veren, kapısında çalışan yoksul, muhtaç kişilere sofrasında yer açan yedirip, içiren, kimsesiz garip muhtaç kişilere hayat arkadaşı bulup evlenmelerine vesile olan yardım seven,tok gönüllü insanların yaşadığı bir yerdi Dinar. Dışarıdan gelip bu nadide memlekete yerleşmek isteyen esnafa, sanatkara, memur , görevli olan gelenlere kucaklarını açan ev ve işine sahip oluncaya kadar evlerinde barındıran, sofrada aşını paylaşan mütevazi, yardım sevenlerin yaşadığı büyük güzel bir İlçe’ydi Dinar. Hazıra konmadan çalışmadan hep tüketen değil üreten,yetiştiren çiftçilerimiz yaz ve kış ayı şimdi boş duran tarla ve bahçelerinde bu memleketin ihtiyacı olan sebze ve meyveyi ürettikleri gibi dışarıya da satan, pancar tarlasının ekildiği, çiftçisinin yüzünün güldüğü yaşanacak şehirdi Dinar. Sebzesi ,hububat ve pancarına kadar yetiştirip ihtiyaç sahibi kadınların iş bulup pancarın çapasına, dikiminden sökümüne kesimine giden yevmiye alıp evinin, çoluk, çocuğuna ve aile bütçesine katkıda bulunan fakir kesimin de kimseye muhtaç olmadan mutlu insanların yaşadığı güzel bir İlçeydi Dinar.
Dinarlı iyi bilir; dürüst kimseye zararı olmadığı gibi faydası olan büyük tüccarlardan sekiz, on aile istemeden faizcilerin tuzaklarına yem olup aile bireyleri de yok olarak darmadağın olup Dinarı terk ettiklerini. Bu tüccarları faiz batağına çeken, acınacak duruma düşürenleri faizcilikle, kanlı para ile geçinenleri Dinarlı iyi gözle bakmadı, onlardan hep uzak durmaya çalışırdı. Sonradan faizcilik meslek olmuş bunu yapanlar ocak söndüren, yuva yıkanlar birde siyasetin bile içine girerek mevki ve makamda söz sahibi olma peşinde koştuklarını anlatıyor Dinarlılar.
İbadetinde sade ve samimiydi Dinarlı, yeni camide bile sabah namazında iki , üç saf cemaat namaz için geldiği olurdu. Gösterişsiz, Allaha inancın ticaretini, en önemlisi gösteriş siyasetini yapanları hep yadırgar, camiye daha varmadan başına takke takan, kollarını daha camiye varmadan yollarda sıvayıp gidenleri kınarlar, gösterişten uzak, giyim kuşamı düzgün samimi bir şekilde ibadetini yapmak için gidenleri taktirle karşılardı Dinarlı.
Ayrı partilerden de olsalar birbirlerine sevgi, hürmet ve selamı ön planda tutar düğün cenaze, bayram günlerinde hep birlik ve beraberlik içerisinde yan yana olurlar saygıda kusur etmeden kardeşçe geçinir acı, tatlı günlerine ortak olurlardı.Dışardan gelen bazıları ile o gözü kör olası Siyasette kirlendi. Benden olmayan benim partimden olmayan ezilecek, yaşamayacak zihniyetini hep ön planda tutanlar ve son zamanlarda bu tiplerin guruplaşıp karşı tarafa, nefret kusmaları açıkça görülmektedir. Siyasetin gözü körelmiş, hiçbir şey görmüyor . Çünkü başkalarının düşünce ve fikrine saygı gösterme kültürü henüz gelişmemiş tam olarak yerli yerine oturmamış daha emekliyor. Dargınlıklar, küslüklerin temelinde teamülsüzlük, çekememezlikler yatıyor. Toplum olarak samimi şekilde içtenlikle kaynaşıp, kucaklaşamıyoruz, hep mesafeli duruyor ve birbirimize şüpheyle bakıyoruz. Bu durum kendi halinde işi ve aşıyla uğraşan kenarda, köşede kalmış az yerli kesimi fazlasıyla rahatsız ettiği görülüyor Dinarda.
İyi ve güzel şeylerin yapılmasında destekleyip, halkın ve Dinarın zarar göreceği kötü iş ve işlemleri eli ve diliyle engellemesi, ev ve iş yerindeki komşusuna kucak açarak selamlaşması, halka zarar verenleri akrabası da olsa karşı çıkarak engellenmesini görmek istiyor Dinarlı. Siyasi parti ve temsilcilerinin İlçe menfaatine yapılmış ve yapılacak olan hizmete destek olmalarını, halkın faydalanacağı en önemlisi de sağlık ve işsizlikle alakalı yapılan çalışmaların önünü kesmemeleri, pişmiş aşa soğuk su katmamalarını arzuluyor Dinarlı. Çok eskilerde Yaşanan komşuluğu, samimiyeti, huzuru, saygı ve sevginin tekrar eski yıllarda olduğu gibi Dinarda yaşamak ve yaşatmak istiyor Dinarlı. Yıllardır işsizlere iş imkânı sağlamak için bir tesis kuramayan hükümetler mevcut olanları da son zamanlarda söküp götürdüklerinden hiç olmazsa mevcut HAVASINA ve SUYUNA dokunulmamasını, sahip çıkılmasını istiyor Dinarlı.
SAYGILARIMLA
Haklısın Lozan ağabey eski Dinarı kısaca özetlemişsin. Değinmediğin çok konular var.Elbette o sizin gençliğinizin Dinar Gençler Birliği futbol takımındaki Kaleci Lozan,Orta bek Karayusuf, Dinarın Lefteri Hüseyin Yalçın ağabeyimi ve diğerlerinin gençlik zamanı bizim sizlerin peşinde forma taşıdığımız kale arkasından çıkan topları getirmek için koşturduğumuz Yıldız, Lale, Yeni, Başaran, Özen, Topuzoğlu, Kızılay,Emek,Belediye gibi Dinar da 9 sinemanın olduğu dönemlerdeki zamanı ve daha da sayarsam Yüksek tahsil gençlerinin sahneye koydukları o akıl taciri,Kırmızı vahşiler, Hababam Sınıfı,Buzlar Çözülmeden,72.koğuş,çatallı köy piyeslerinin sahnelendiği yılları,Gençlerimizin kurduğu Müzik Cemiyetinin verdiği müzik ziyafetleri ,Selbest ve Yağlı Güreşler,Deve Güreşleri,Panayırlar yazına bunları da katıp anlatsan elbette işte o zaman DİNARI ANLATIRDIN VE DİNAR BÖYLE DEĞİLDİ DERSİN…O günleri yaşayan bizler birkaç kişi kaldık o günleri hep özlüyoruz.Merak ediyorum acaba yeni nesil bu saydıklarımız eski Dinarı merak ediyorlar mı?Yine beni dertlendirdin.Lozan Ağabey…Zaten 2-3 gün önce telefonumdan seyrettiğim yakın bir arkadaş dost gurubunun Dikici bahçelerindeki mekanlarında verdikleri müzik ziyafetini seyredince yıllar önceleri Senin “Akşam oldu yine” diye başladığın ve rahmetli Aydın öğretmenimizin saz ziyafetini hatırladım…Eğitime,Kültüre,Sanata gönül veren ve destekte bulunan rahmetli başkanımız Bayramali Veziroğlu nun Kütüphane Yaptırma Derneğini kurmak için davet ettiğim 50 ye yakın kişiden santral parkta verdiğim Çay partisine bir tek sen ve onun geldiği günü hatırladım.Rahmetli o da Mehmet Teki hocam gibi “Yılma Ayhan azimle amacına devam et.Bir gün sahip çıkan olur”demişti…..Ne ise çok uzatmayayım ağabey eski Dinara götürmek için eğer bir zaman makinesi bulursan lütfen bana da haber et olur mu?
Saygılarımla 25 Haziran 2019 AK.