KIBRIS ŞEHİDİ NADİR GÜNEŞ

KIBRIS ŞEHİDİ NADİR GÜNEŞ
(Şair Savaş SARIKAYA şehidin yeğenidir.)

Şehit Nadir GÜNEŞ 1952 yılında Afyonkarahisar ili Dinar ilçesinin Çiçektepe Köyünde kerpiç bir evde doğdu. Raşit ve Feden’ ın dört çocuğunun en küçüğüdür. Köyde hayvancılık ve çiftçilik yapılmaktadır. Toprakları kıraçtır. Onun doğduğu yıllarda köyde Çanakkale’ den Kurtuluş Savaşına kadar birçok savaşlara katılmış yaşlılar vardır. Köy odalarında toplanan yaşlılar genellikle savaş anılarını anlatırlar. Nadir Güneş de bu anıları dinleyerek büyümüştür. Okul çağına geldiğinde köydeki Çiçektepe İlkokuluna gitmiş, buradan mezun olmuştur. Yoksulluktan kurtulmanın tek çaresi okumak olduğu için babası onu Haydarlı Ortaokuluna yazdırmıştır. Köye uzak olması nedeniyle Haydarlı’da bir ev kiralamışlar. Ancak hafta sonları çoğu zaman kestirme yollardan yürüyerek köye geliyorlardı. Rahmetli babam sık sık Haydarlı’ ya gidip ihtiyaçlarını karşılayıp kontrol edermiş. O günlere dair anılarını anlatır ağlardı hep. Ortaokul bittikten sonra Uluborlu Endüstri Meslek Lisesi Motor Bölümünü kazanıp oradan mezun oldu. Daha sonra da Astsubay Hazırlama Okulundan 1973 yılında Yara Savunma Astsubayı olarak mezun oldu. TC Kocatepe gemisine atandı. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtının hemen öncesinde izinli olarak köye geldi. Daha izni bitmeden göreve çağrıldı. Ancak Bodrum Limanında olması gereken gemi Mersin Limanındaydı. O harekâtın olacağını biliyordu. Herkesle vedalaşıp helâlleşti. Mersin Limanından Kocatepe, Adatepe ve Mareşal Fevzi Çakmak Gemileri birlikte harekât ettiler. Kıbrıs’ a asker çıkaracak Yunan gemilerini engellemekti amaçları. Baf açıklarında yanlış istihbarat sonucu Türk uçaklarının saldırısına uğradılar. İlk saldırı Kocatepe’ye yapıldı. Saldırıyı yapan uçakların ilki gemiyi ıskaladı. İkinci uçak gemideki kıç topunu vurdu. Üçüncü uçaksa geminin ortasındaki makine dairesini vurdu. Dayım Nadir Güneş de makine dairesindeydi. Bombanın patlaması ile birlikte ortalık cehenneme döndü. Büyük bir şarapnel parçası dayımın sırtına saplanmıştı. Dayımı makine dairesinden çıkartıp subay toplantı salonundaki masanın üzerine yatırdılar. Yapılacak bir şey yoktu. Yarası çok büyüktü. Sırtına saplanan şarapnel adeta onu ikiye bölmüştü. Bir kaç dakika sonra da şehit oldu. Üzerine Türk bayrağını örtüp toplantı masasının üzerinde bıraktılar onu. 22 Temmuz 1974 de Kocatepe Gemisinin ilk şehidiydi o. Dost ateşiyle şehit olmuştu. Gemi Komutanı Güven Erkaya gemiyi terk etme emri verdi. Bir müddet sonra da Kocatepe sulara gömüldü. Nadir Güneş de Kocatepe ile sulara gömüldü. Denizcileri İngiliz, Libya ve İsrail gemileri topladı sulardan. Savaş bittikten sonra 16 kayıp denizciden biri olarak tarihe geçti. Bir mezarı bile yok. O da mezarı bile olmayan binlerce şehit kervanına katıldı. Nenem ağlamaktan kör oldu. Dedem kanser hastası oldu. Son nefeslerini ona kavuşacak olmanın sevinciyle verdiler. Şimdi hayatta annem ve dayım var. Ne zaman Şehit Dayım Nadir Güneş ‘ in adını ansam bir kaç damla yaş döküp konuyu değiştiriyorlar. Yüreklerindeki acı dillerini lal ediyor. Köyde dayımın astsubay olmasından sonra babam hepimizi okutmak için bir karar aldı. 1978 yılında bizleri okutmak için köyden ayrıldı. Her birimiz başka bir yerde okuyorduk. Abim ve ablam Isparta Uluborlu’ da, bir ablam Bursa’da, ben yakın bir kasabada okuyordum. 1980 yılında hepimizi Aydın’a topladı. Ben köyümün ilk üniversite mezunuyum. Bu gün dayımın açtığı yoldan ilerleyen yüzlerce genç var. Yüze yakın subay, astsubay ve uzman çavuş var. Okuyup Türkiye’nin dört bir tarafında çalışan insanımız var. Dayım Nadir Güneş şahadetiyle geride yol gösteren bir ışık bıraktı. O ışık yüzlerce insanın yolunu aydınlattı. Hâlâ da aydınlatmaya devam ediyor. Ruhun şad olsun.
ARTIK HİÇ BİR ŞEYİ GÖRMEME GEREK YOK
Dayım Nadir GÜNEİ’ in 1974 Kıbrıs Barış Harekâtında Türk uçaklarınca batırılan Kocatepe Gemisinde şehit düşmesinden sonra anneannem sık sık ortadan kaybolurdu. Nadir GÜNEŞ on altı kayıp denizciden biri idi. Ölüsü dirisi bulunamamıştı. Bekir dayımın oğlu Nadir ile birlikte anneannemi aramaya giderdik. Daha çok aramak değil de nerede olduğunu bildiğimiz için almaya giderdik. Anneannem ulu yol diye adlandırdığımız Çay Konya yolu üzerine giderdi. Ne zaman gitsek yol kenarına oturmuş ağlarken bulurduk onu. Çoğu zaman da yoldan geçen köylüler bize haber verir, “Ne yaptıksa getiremedik, gidin nenenizi alın gelin” derlerdi. Bekir Dayımın oğlu Nadir ile ( Şehit olan dayım Nadir GÜNEŞ hep uzaklarda olduğu için Bekir Dayımın oğlu olunca özlem gidermek için onun adını vermişler.) birlikte uçarcasına koşar anneannemin yanına giderdik.Anneannem elinde bir çalı ile yol kenarında otururdu hep. Ağzında ağıt gözlerinde yaş.
Bir çalı diktim de yolun üstüne
Nadirim gelir mi bekler dururum
Şaşırıp kalmışım felek kastına
Nadirim gelir mi bekler dururum
Sel ettim gözümün kanlı yaşını
Bağrıma basarım kara taşını
Eller mi alacak senin eşini
Nadirim gelir mi bekler dururum
Ağılar mı içsem zehir mi yutsam
Kaf dağında olsa yolunu tutsam
Senin yerine ben yerlere yatsam
Nadirim gelir mi bekler dururum
Akşam oldu yine yollar karardı
Çıkıp da gelseydin bilmem ne vardı
Sen diye kollarım boşluğu sardı
Nadirim gelir mi bekler dururum
Hatıramda kalan ağıtlarından biridir bu. Biz de dayımın oğlu ile birlikte anneannemin dizlerinin dibine çöker ağlardık. Ne olur yeter nene, hadi gidelim eve artık derdik. O kâh bana kâh kuzenime sarılır yeniden bir ağıt yakardı. Gözleri yolla kenetlenmiş vaziyette. Güçlükle nenemi ikna eder eve götürürdük. Hiç olmazsa ölüsü bari bulunsaydı. Bir mezarı olurdu a yavrularım. Taşına sarılır derdimi dökerdim. Ben ağlamayayım da kimler ağlasın derdi. Yol boyunca nenem ağlardı. Bir mezarı bile yok a yavrularım derdi. Dayım Nadir GÜNEŞ Nenemin evden kaybolduğu zamanlarda dedem de bir köşeye çekilir gizli gizli yaş dökerdi gözlerinden. Yanına gittiğimizde gözüne sığara dumanının kaçtığını söylerdi. Sonra gözyaşlarını silip sigarasından derin bir nefes çekerdi.
Bir gün nenem yine ortadan kayboldu. Biz her zaman ki gibi ulu yola gittik nenemi bulmak için. Nenem ulu yolda yoktu. Yol boyunca epey yürüdük. Nenemi bulamadık. Çaresiz bir şekilde köye geri döndük. Dedeme nenemin ulu yolda olmadığını her yere baktığımızı ama bulamadığımızı söyledik. Bir müddet bekledikten sonra nenem çıkıp geldi. Dedem Raşit GÜNEŞ neneme nereye gittiğini sorduğunda nenem Cemile kızım ile Elif kızımın yanına gittim. Onlara gördüğüm rüyayı anlattım. Artık bir daha ulu yola gitmeyeceğim. Nadir’ im bana gelmeyeceğini söyledi. Bir daha ağlamayacağım. Siz de ağlamayın. Cemile ile Elif’e de söyledim. Herkese söyle kimse ağlamasın dedi. “Anne eğer ağlamazsan ara sıra geleceğim seninle birlikte sarılıp uyuyacağım. Beni de üzme anne” dedi. Bu gece sabaha kadar sarılıp birlikte uyuduk. O uyudu ben onu öpüp okşadım. Kokusunu içime çektim. O artık Cennette. Mis gibi Cennet kokuyor. Hiçbir yerinde yara bere de yok. Artık daha da ağlamam. Ağlarsam bir daha rüyama gelmeyeceğini söyledi. Dedem, annem, teyzem ve dayım da o günden sonra ağlamadılar. Tak ki nenem ölene kadar. Nenem Dayımı rüyasında gördüğü günlerde hemen bakkala gider bir şeyler alır çocuklara dağıtırdı. Artık gözleri görmediği için yanında ben veya Bekir Dayımın oğlu Nadir olurdu. Ağlamak onun gözlerinin ferini almıştı. Nenem ağlaya ağlaya gözlerini kör ettin dediğimizde, olsun Nadir oğlumu görüyorum ya artık bir şey görmeme gerek yok derdi. Artık hiçbir şeyi görmeme gerek yok.
ŞEHİTLERE SELAM
Şehitlik cihanda en kutlu ölüm
Vatan diye diye göçene selam
Yar elinden bade içermiş gibi
Şahadet şerbeti içene selam
Denizler kabardı titredi dağlar
Ardından gülünü veriyor bağlar
Anan baban gardaş hasretten ağlar
Kanatlanıp göğe uçana selam
Kayalara yaslar gamlı yağrını
Unutturur vatan bütün ağrını
Mermiye gülleye yanık bağrını
Gülüp vatan diye açana selam
Analar ağlarken gam çeker baban
Yiğitliğin ile övünür aban
Bin can feda sana ey kutsal vatan
Canandan canından geçene selam
Yiğitliğin adı Nadir’dir bizde
Yetmiş dört Temmuzda şehit denizde
Bayrak örtülürken tebessüm yüzde
Düşmana korkuyu saçana selam
Kocatepe denen koca bir gemi
Taşırdı denizde bütün ülkemi
Batırdı sulara dostça bir mermi
Genç Aşığa kefen biçene selam
Aydın: 31.12.2020
ŞAİR SAVAŞ SARIKAYA (GENÇ AŞIK)
07.07.1971 Yılında Afyonkarahisar’ ın Dinar İlçesi Çiçektepe Kasabasında doğdu. Zeki Bey ve Elif Hanım’ın sekiz çocuğundan beşincisidir. İlk Okul tahsilini aynı köyde, ortaokulun 1 sınıfını Tatarlı’ da 2. ve 3. sınıfları ise Aydın’ da okudu. Lise tahsilini de Aydın da yaptı. Daha sonra Gazi Üniversitesi Bolu Meslek Yüksekokulu Orta Kademe Yöneticilik Bölümünden 1994 yılında mezun oldu. 2004 Yılında Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi Yönetim-Organizasyon Bölümünü bitirdi. Bir kamu kuruluşunda memur olarak çalışan şairin 2001 yılında yayınlanmış bir adet şiir kitabı bulunmaktadır.
Şiirleri yerel ve ulusal gazete ve dergilerde yayınlandı. Şiirlerinin yanı sıra hikâye ve tiyatro eserleri de olan şairin yazdığı hikâyeler Bolu da yerel bir gazete tarafından yayınlandı. Oğlu Zeki Berkin’ in doğmasıyla birlikte ona anlattığı masallardan O’ nun hoşuna giden ve tekrar anlatmasını istediği masalları yazmaya başladı. Deneme aşamasında roman çalışmaları da bulunmaktadır. Birçok antolojiye katıldı. Şiirleri bir çok yarışmada ödüller aldı.
Son olarak 2020 yılında Özbekistan’da düzenlenen uluslararası 177 şairin katıldığı yarışmada Hoşgörü dalında birincilik ödülünü aldı. 2021 Yılında Kırgızistanda Kırgız yazar Cengiz Aytmatov adına düzenlenen yarışmada 1. Derece diploma aldı. Kırgızistan Yazarlar Birligi YANGI OVOZ üyesi olan Şair Turan Birliği onur madalyası sahibidir. Şairin şiirleri İngilizce, İspanyolca, Rusça, Yunanca, Özbek Türçesi, Azeri Türkçesi, Boşnakça, Bengalce, Farsça ve Arapça dillerine çevrildi. Daha çok hece ölçüsüyle şiirler yazan şair; şiirlerinde aşk, gurbet, ayrılık ve ölüm gibi konuların yanı sıra taşlamalar da yazmaktadır. Hece şiiri yazarken âşıklık geleneğine uygun olarak şiirlerinde GENÇ ÂŞIK mahlasını kullanmaktadır. Şiirlerinde daha çok aşk, gurbet, ayrılık gibi konuların yanı sıra toplumsal olayları anlatan şiirleri ve taşlamaları da bulunmaktadır. Aydın Yazarlar ve Şairler Derneğince yayınlanan AYDIN EFESİ dergisinin Yayın Kurulu üyeliği ve derginin saymanlığını yapmaktadır. Halen Aydın Yazarlar ve Şairler Derneği Başkan Yardımcısı olan şairin şiir çalışmaları devam etmekte olup, yayına hazır iki adet şiir kitabı daha bulunmaktadır. Aydın da yaşayan ve Sibel Hanım ile evli olan şairin Zeki Berkin adında bir oğlu vardır. ESERLERİ: Adını Sen Koy-Şiirler Aydın; 2001